SEVGİ

 Genç kiz nihayet uyanmisti. Tüm gece boyunca uyumustu.Gözlerini ovusturdu. elbiselerini düzeltti. Saskindi. - Neredeyim ben? Siz kimsiniz? * Demek dün gece neler oldugunu hatirlamiyorsun? - Çok içtigimi hatirliyorum o kadar... * Evet, kapiyi sana açtigimda çok sarhostun gerçekten.Kapiyi açar açmaz bana ilk söyledigin söz suydu: "Ben Tanri'nin hediyesiyim" Genç kiz bu söz karsisinda utancini gizleyemiyordu.Bir seyler söylemek istiyor ama nereden baslayacagini da bilemiyordu. Saskinligini biraz olsun gizlemek için: - Peki ya sonra ? dedi. * Isin dogrusu ben Tanri'dan böyle bir hediye beklemiyordum. Sasirdim bir an. Gerçegi arayan birisine senin gibi bir serabin gösterilmesi dogal gelmedi bana. Ben bunlari düsünürken sen de su anda yattigin yerde sizip kaldin zaten. - Dün geceden beri yerde mi yatiyordum? Diye sordu saskinlikla. * Evet, düsüp sizdigin yerden kaldirmadim. Biliyorsun seraba dokunulmaz. Bütün gece Tanri'nin seni almasini bekledim. Ama görüyorsun ki hala gelmedi. Sahi söyler misin sen hangi Tanri'nin hediyesisin böyle? Ferda sitem dolu bir utangaçlikla: - Lütfen benimle alay etmeyin, dedi. * Alay etmiyorum. Sadece seni anlamaya çalisiyorum. Istersen önce sana bir kahve yapayim da kendine gel. Kemal kahveleri getirdiginde Ferda biraz olsun kendine gelmisti. Üzerindeki yabanciligi atmaya, dogal olmaya çalisiyordu. - Benim adim Ferda. Iki sokak ilerideki sitelerde oturuyorum. Dün geçe için özür dilerim. Arkadaslarla yasadigim bir çilginlikti o kadar. Çok utaniyorum. - Ben de Kemal. Bu evde tek basima yasiyorum. (bir an duraksadi Kemal). Senin hakkinda ne düsündügümü merak ediyorsun degil mi? - Biraz öyle... * Hiç... Hiçbir sey düsünmedim. - Neden? · Özel olarak hiçbir insan üzerinde düsünmem pek. · -Gecenin yarisinda kapini çalip evinde yatan bir kiz hakkinda bile mi? * Evet... - Çok garip bir insansin. Kemal sustu... ve sonra * Söylesene maskeli bir baloda insanlarin gerçek yüzlerini tanimak mümkün müdür sence? - Tabii ki degil. * Iste su toplumda gördügün bir çok insan ve sen...Hepiniz maskelerinizle yasiyorsunuz. Su toplum maskeli bir balodan farksizdir bence. Hem de zamana, kisilere ve olaylara göre her an degisen maskelerin kullanildigi bir balo... Bu yüzden pek anlamli gelmiyor bana insanlar üzerinde düsünmek. - Kendini soyutluyorsun insanlardan. * Öyle de denebilir. Zaten toplum ferdin en büyük düsmanidir bence. Bu yüzden insanlardan hiçbir sey almamayi yegliyorum. Buna ragmen her seyimi vermeye de hazirim onlara. - Insanlarin sevgisini de reddeder misin, örnegin? * En basta onu. Bugünün sahte sevgileri bir insanin kalbini yaralamak için seçilen en tehlikeli yoldur. - Ama insan hiç sevilmeden yasayamaz ki... * Bunda yaniliyorsun. Insan sanildiginin aksine sevilerek degil severek yasar. Insan sevilmek ihtiyacinda olan zayif bir varlik degildir. Kisacasi sorun bence sevilmek degil sevmektir. - Sevdigin halde sevilmiyorsan? * Sevilmek senin sorunun degil onun sorunu. Bence sevmek bir insani kendi içinde hissetmendir. Sevilmek ise kendini bir insanin içinde hissetmen. Anlayabiliyor musun? Sevmek seni zenginlestirir,sevilmek degil. Bunu evreni kapsayacak sekilde de düsünebilirsin. - Nasil yani? · Evrensel anlamda sevmek kainati kendinde seyretmek, sevilmek ise kendini kainatta seyretmektir.Ferda'nin kafasi karismisti. Hiç bu kadar derinlemesine düsünmemisti sevgi üzerine. Bunu fark eden Kemal: · * Bunlari bir anda anlamak sana güç gelebilir. Ama biraz düsünürsen umarim anlayabilirsin.Sunu unutma ki insanlik bugün ikinci tas devrini yasiyor. Birinci tas devrinde insanlar yumusacikti.Sevgi sayesinde her sey yumusacikti. Sadece evleri ve aletleri tastandi. Simdi ise her seyimiz yumusacik,yüreklerimiz tas gibi. Hatta tastan da kati. Çünkü öyle taslar vardir, üzerlerinde otlar yetisir ve öyleleri de vardir ki...Kemal'in gözleri nemlendi bunlari söylerken. Yillarin acilarini, ihanetlerini, burukluklarin, kelimelere döküyordu aslinda. Aglamakli bir hale dönüsüyordu sesikesik kesik... Uzun bir sessizlik oldu. Bütün bir hayat seridi geçti Ferda'nin gözleri önünden. Eger Kemal'in anlattiklari dogruysa sevgi hiç olmamisti hayatinda. Bir anda gözleri duvarda bir çerçevee olan misralara takildi: "Donuk sevgiler çagindayiz Sicak sevgiler cehennemde yaniyor Sevgi... Yasanmayacak kadar güzel, Fark edilmeyecek kadar sade, Duyulmayacak kadar dogaldir." Kemal duvarda aglayan bir çocuk portesi gösterdi Ferda'ya:* Biliyor musun bir çocuga verilecek en degerli besin sefkattir. Ve de cesaret. Bunlar öyle hassas bir dengeye sahiptir ki, denge bozuldu mu iste su insanlari görürsün karsinda... Sefkat ve cesaret kurbanlari... Kimileri asiri sefkatin yaninda cesaretsiz büyütülürler. Bun insanlar küçücük bir dünya kurmak isterler kendilerine. Güçsüzdür bu insanlar, kolayca kirilirlar. Dünya çok acimasizdir böylelerine göre... Kendilerini sevecek birilerini ararlar hep. O kadar yogunlasirlar ki bazen siddetli bir arzuyla birine dogru akmak isterler. Cesurca sevemezler. Cesareti ögrenememistir bu insanlar. Öte yandan da cesur insanlar... Dünyayi bile devirebilirler. Ama basit bir sevgi oyunuyla kolayca yikiliverirler. Dünyayi titretecek cesareti tasiyan bu insanlar kalplerine dokunan bir parmakla diz üstü çöküverirler yere. Ve su sözleri duyar gibi olursun onlardan: " Dag düstü üstümüze Yikilmadik ama Insan degdi tenimize Acisi yikti bizi...! Cesaret onlari o kadar sertlestirmistir ki sevdikleri insani kollari ile kalpleri arasinda neredeyse öldürür. Kemal sustu birden. Ferda bir seylerin oldugunu hissetmisti. Çözmek istiyordu Kemal'i. - Niye sustun? * Bana ne sefkati ögrettiler nede cesareti. - Ama tüm bunlari biliyorsun sen * Nasil oldugunu merak ediyorsun degil mi, anlatayim. Bir an durdu sonra: * Insanlarin nefretinden sevgiyi, ihanetlerinden sadakati, korkakliklarindan cesareti ögrendim. - Insanlar bu kadar acimasiz mi? Gerçekten seven insanlar yok mu hiç? * Birak sevgilerini gülmeleri bile dogal degil onlarin. Seni senin için degil kendileri için severler. O kadar iyi o kadar güzel ve o kadar haince severler ki hayran olmamak elde degil biliyor musun? Sevgi ve ihaneti sanatsal bir uyarlamayla o kadar güzel sahneye koyarlar ki son sahnede ölecegini bile bile seyredersin oyunu. Mükemmel bir katildir onlar.Seve seve öldürürler seni. Dudaklarindan sevgi sözcükleri yükselir. Yapacagin tek sey gözlerini kapatip sevgi atmosferi içinde sevgi sözcüklerinin saganak yagmuru altinda ölümü beklemendir. Anliyor musun? - Sen sevilmekten korkuyorsun * Belki... - Neden? * Neden mi? Ben her insani kalbime misafir edebilirim,sevebilirim yani. Kalbimden eminim çünkü. Sevdigim insani rahatsiz edecek hiçbir sey yok kalbimde. Ama kimsenin kalbine girmek istemem. Çünkü bilmiyorum nelerle karsilasacagimi. Bilmiyorum hangi tuzaklar bekliyor beni. Ve bilmiyorum o insan bunlardan haberdar mi? - Fikirlerimi alt üst ettin. Her sey karisti. Sevmek sevilmek, nefret sevgi... Hatta su ana kadar gerçekten yasayip yasamadigimi düsünüyorum * Aslinda sana anlattigim her seyi kendinde bulabilirsin. - Nasil? * Kendini taniyarak... Yalniz kaldigin anlarda... - Yalnizliktan kaçmisimdir hep... * Yalnizliktan kaçmak kendinden kaçmaktir. Bir düsünsene, dogarken de yalnizsin, ölürken de. O halde yasarken yalnizliktan kaçmak anlamsiz degil mi? - Yalnizlikta insan ne bulabilir ki sikinti ve bosluktan baska? * Kendini gerçekten taniyabilseydin uzaydaki derinlikten daha derin bir iç uzayin oldugunu görebilirdin. Bizler ruhumuzu öldürüyor sonra basina geçip agit yakiyoruz... Benligindeki zenginligi fark etseydin dünyada ikinci bir insan aramazdin biliyor musun? - Anlamadim! * Dünyada bir tek kisi vardin aslinda. O bir tek kisinin içinde bes milyar insan. - Benligim bu kadar kalabalik mi? * Evet. Benligin tüm varligin merkezidir. Tüm acilar ve sevinçler yüreginde gizlidir senin. Ölenleri yüregine gömdügün gibi dogacak çocugun kalbi de senin içinde atar. Hem aciyi hem sevinci yasarsin iç içe,yan yana... Hatta o kadar aci çekersin ki aci, aci olmaktan çikar... - Sözlerin çok karisik. * Belki haklisin bu konuda. Bazi insanlar basli basina paradokstur. Düsünceleri de öyle. Insanlar paradoksal düsünmeye alisik degiller. Bu yüzden anlasilmiyoruz.Zaman bir hayli ilerlemisti. Ferda izin istedi. Zihni o kadar dagilmisti ki hiçbir sey söylemeden çikti evden. Bütün gece boyunca Kemal''n sözleri ile ugrasti Ferda. Bazen onu anladigini düsünüyor, bazen saçmaladigina karar veriyordu. Her seye ragmen hayranlik duyuyordu ona. Ara sira arkadaslarina anlatmak istiyordu onu. Ama kimsenin anlamayacagindan emindi. Günler geçiyor, üreginde Kemal'e, karsi konulmaz bir sevgi tasidigini hissediyordu Ferda. Her geçen gün biraz daha büyüyordu sevgisi. Aylar geçmis ama bir türlü ona gitmeye karar verememisti. Çekiniyordu. Insanlardan bu kadar uzak biri onun gibi deli dolu bir kizi ciddiye alir miydi? "Hiç kimse sevgiyle dirilmeyecek kadar ölmüs degildir hiçbir zaman". Evet, bu söz de onun degil miydi? Nihayet karar verdi Ferda. Gitmeli ve ona sevdigini söylemeliydi. Ferda Kemal'in evine gittiginde büyük bir saskinlik geçirdi. Evde kimse yoktu, tasinmisti... Evin bekçisi yaklasti Ferda'ya:* Kizim, adinizi ögrenebilir miyim? - Adim Ferda, Kemal Bey tasindi mi? * Evet kizim, tasindi. Ve kimseye söylemedi nereye gittigini, bana bile. Bir mektup birakti sana. Gelirse verirsin dedi. Ferda mektubu aldi. Tereddütlü adimlarla evine gitti.Yikilmisti. Derin bir bosluk hissetti yüreginde.Birden ümitle doldu yüregi. Belki de onu yanina çagiriyordu. Sabirsizlikla mektubu açti. "Ey sevgili, Seni sevip sevmedigimi söylemeyecegim. Ama sevgiyi ögretebildim sana sanirim (ne kadar ögretilebiliyorsa). Dilerim kalbine kalbimden verdigim sey yüreginde yeserip meyve verir. Böylece ne sen bende kaybolacaksin, ne de ben sende. Sen beni kendinde, ben seni kendimde bulmus olacagim. O zaman hiç ayrilmayacagiz. Sakin sevgimle seni tuzaga düsürdügümü sanma. Sevgi hayatin hem çekirdegi hem de meyvesidir. Bir agaç, meyvesiyle seni kendine çagiriyorsa bu bir aldatma sayilmaz. Unutma ki agaç meyvesine çagirir, kendisine degil.   

       Ey sevgili, Sen bir siginak ariyorsun ama ben durulmaz bir firtinayim. Sen kendinin sakini olmak istiyorsun ama ben evrenin sakini olmak istiyorum. Sen olmayacak bir barisi ariyorsun. Bense tüm kötülüklerle savasmak istiyorum. Sen küçücük bir çocuksun. Ama ben küçükken çok büyüdüm. Sen dünyadan kopup yildizlara siginmak istiyorsun. Bense kendimi yeryüzüne karsi sorumlu tutuyorum. Sen bir agacin gölgesine siginip yasamak istiyorsun. Bense ülkemi ariyorum. Yollari aydinlik,insanlari ümitli ve huzur dolu olan bir ülke. Sen bende kaybolmak istiyorsun ama ben seni kaybetmek istemiyorum. Sen susuyorsun, bense haykiriyorum.Sakin unutma: Kalbim paylasilamayacak kadar senindir. Seninle bile. (Ama bilmiyorum sen bu kadar bende misin?